Bilindiği üzere bazı malların ithalatında yerli üreticiyi korumak amacıyla ithalatı takip edebilmek için belirli bir kıymetin altında ithalat yapılmak istenmesi durumunda gözetim belgesi ibrazı aranmaktadır. Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2019/10 sayılı genelgesi ile de gözetim belgesi ibrazının beyannamenin tescili aşamasında sunulması gerektiği eğer gözetim belgesi alınmamışsa gözetim kıymeti ile satış bedeli arasındaki farkın yurtdışı gider olarak beyannamede beyan edilerek fark vergilerin ödenmesi usulleri belirtilmişti.
Yine söz konusu genelgede gözetim belgesi ibraz edilmeden, aradaki fark kıymet yurtdışı gider olarak da beyan edilmeden yapılan işlemlerin idarece tespit edilmesi halinde fark vergilerin 30 gün içinde ödenmesi koşuluyla idare tarafından herhangi bir işlem tesis edilmeyeceği düzenlenmişti.
Söz konusu 2019/1 sayılı genelge Danıştay 7. Dairesi’nin 2024/2206 E. 2024/4870 K. Sayılı kararıyla;
- Genelge ile getirilen düzenlemenin, vergi farkını ödeyen yükümlüler hakkında ceza uygulanmayacağı ya da uygulanan cezaların iptal edileceğinin belirtilmesi yükümlülerin hak arama hürriyetini kısıtladığı, hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiği,
- Genelge ile ceza kaldırılacağının düzenlenmesinin suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu,
- Aynı durumda olan yükümlülerden bazılarına gözetim belgesi zorunluluğu getirilip bazılarına getirilmemesi, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği,
- Gözetim uygulaması sadece ithalatın izlenmesi amacıyla getirildiği, gözetim belgesi eksikliğinin, Gümrük Kanunu’nun 235/1-c maddesi kapsamında idari para cezası uygulanmasına dayanak oluşturması mümkün olmadığı gerekçeleriyle İPTALİNE karar verilmiştir.
Bilindiği üzere gözetim belgesi alınması için Ticaret Bakanlığı’na ithal edilen mal ve üretim verilerine ilişkin oldukça detaylı veriler sunulması gerekmektedir. Yükümlülerin bu verileri tedarikçilerinden toplaması neredeyse imkansızdır. Bu nedenle de uygulamada genellikle gözetim kıymeti ile satış bedeli arasındaki farkın yurtdışı gider beyan edilerek fark vergilerin ödenmesi sağlanmaktaydı. Gelinen noktada gözetim sarmalı daha da büyümüştür, yükümlüler ve gümrük müşavirleri açısından konu daha da çıkmaza girmiştir.
İdare hukukuna göre iptal edilen düzenleyici işlemler, geriye yürür şekilde hukuk dünyasından kalktığından, o düzenleyici işlemle değiştirilen/kaldırılan düzenleme hiç değiştirilmemiş ve kaldırılmamış gibi uygulanmaya devam edilir. Yani iptal edilen 2019/1 sayılı genelgenin yürürlükten kaldırdığı 2018/10 sayılı genelgenin uygulamaya devam edilmesi beklenir. Ancak, içerik olarak 2018/10 sayılı genelge iptal edilen 2019/1 sayılı genelge ile neredeyse birebir aynı düzenlemeleri içermektedir. Bu nedenle, Danıştay’ın iptal kararındaki gerekçe doğrultusunda hareket etmek zorunda olan idarenin bir önceki düzenleme olan 2018/10’u uygulayamayacağı düşünülmektedir. Eğer iptal kararı ile hukuki bir boşluk doğmuşsa, yargı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda idarenin yeni bir düzenleyici işlem yapması gerekmektedir.
Nitekim, sektörü kilitlenme noktasına getirmiş gözetim sarmalındaki bu yeni viraj için Gümrük Müşavirleri Derneği, Ankara’ya görüş sormuş, idarenin konuya açıklık getirmesi beklenmektedir.
Söz konusu iptal kararı için tıklayınız.